Open menu

18 Ağustos 2025

İş İlişkisinde Meslek Hastalığı ve Meslek Hastalığının Hukuki Sonuçları
- CottBlog

Yazar Taylan Ege Günel, Kategori Çalışma Hayatı

İş İlişkisinde Meslek Hastalığı ve Meslek Hastalığının Hukuki Sonuçları

Meslek hastalığı, işçinin çalıştığı süre boyunca işin niteliği yahut işin yürütüm koşullarından dolayı olarak sürekli veya geçici şekilde meydana gelen sağlık sorunları olarak tanımlanabilir. Nitekim 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ("5510 sayılı Kanun") 14. maddesinde açıkça "meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik hâlleridir." ifadelerine yer verilmiştir. Benzer şekilde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ("6331 sayılı Kanun") ise 3. maddede "meslek hastalığı, mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı ifade eder." hükmü ile tanımlama yapmıştır.

CottBlog Abone Ol
CottBlog Subscribe

Meslek hastalığı, genel manada işçinin görevini yerine getirirken işin niteliğine veya çalışma koşullarına bağlı olarak zaman içinde maruz kaldığı etkenler nedeniyle meydana gelen sağlık sorunlarını ifade etmektedir. İşçinin belirli bir görevi, uzun süre boyunca tekrar eden şekilde yapması ya da tehlikeli koşullarda süreklilik arz edecek şekilde çalışması; vücut sistemlerinde aşınmaya ve çeşitli sağlık problemlerine yol açabilecektir. Örneğin, solunum yoluyla kimyasal maddelere temas eden işçide zamanla birtakım bu madde etkenli hastalıklar gelişebilir. Belirtilmelidir ki bir hastalığın meslek hastalığı olarak tanımlanabilmesi için işbu hastalığın, tıbbi sürecin yanında hukuki bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereklidir.

A. Meslek Hastalığı ve Meslek Hastalığının Şartları

Yukarıda da izah edildiği üzere işçinin, işini yaptığı süre zarfında gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle işin kendi niteliği ve koşullarından dolayı meydana gelen hastalıklar, gerekli hukuki şartları taşıdığı hâllerde meslek hastalığı olarak kabul edilir. Meslek hastalığının hukuki bağlamda sonuç doğurabilmesi için aşağıdaki şartlar bir arada gerçekleşmiş olmalıdır.

  • İşçilik Sıfatı: Öncelikli olarak 5510 sayılı Kanun, meslek hastalığı nedeniyle bir hak talep edilebilmesi için işçinin sigortalı olmasını şart kılmıştır. Belirtilmesi gerekir ki her ne kadar işbu şart mevcut olsa da Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere işçinin sigortalı olmaksızın çalıştığının ve meslek hastalığına yakalandığının hukuki süreç başlatılmak suretiyle tespit edilebilmesi mümkündür.
  • İşin Yürütülmesi: Bir diğer husus, yukarıda da değinildiği üzere meslek hastalığı işin ifası nedeni ile ortaya çıkmalı ve meslek hastalığı ile işçinin görevi arasında, açık bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Bir diğer ifade ile işçinin maruz kaldığı hastalığın, bizzat yaptığı işten ya da işin yürütüm koşullarından kaynaklandığının ortaya konulması gerekir. Yargıtay içtihatlarına göre de meslek hastalığından bahsedebilmek için hastalığın iş yerindeki belirli etkenlerin sonucunda doğması bir ön koşul niteliğindedir.
  • Süre: Meslek hastalığı kavramının temel unsurlarından bir diğeri, hastalığın belirli bir devamlılık arz eden çalışma süreci sonucunda meydana gelmesidir. Bu bağlamda, ani ya da tek seferlik yahut tesadüfi şekilde ortaya çıkan zararlar meslek hastalığı kapsamında değerlendirilemeyecektir. Zira meslek hastalığı, işçinin zaman içinde sürekli olarak belirli risk etmenlerine maruz kalması neticesinde, kademeli bir biçimde gelişen ve bedensel ya da ruhsal açıdan sağlık kaybına yol açan bir durumdur. Meslek hastalığının, iş akdinin sona ermesinden sonra ortaya çıkması hâlinde, her hastalık için ayrı bir değerlendirme yapılmakta ve bu değerlendirme yükümlülük süresi kavramı çerçevesinde ele alınmaktadır. Yükümlülük süresi, her hastalık için ayrı ayrı ilgili mevzuatta tespit edilmiş olup bazı durumlarda yükümlülük süresi geçmiş olsa dahi ortaya çıkan hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nun onayıyla meslek hastalığı olarak kabul edilebilmektedir.
  • Hastalık: 5510 sayılı Kanun'un anılan 14. maddesinin son fıkrasında, hangi hâllerin meslek hastalığı sayılacağının yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür. Böylelikle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ("Yönetmelik") ekinde yer alan Meslek Hastalıkları Listesi'nde; hastalıklar, belirtileri, başlıca işler ve yükümlülük süreleri açıkça düzenlenmiştir. Yönetmelikle belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, yine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından karara bağlanmaktadır.

Özetlemek gerekirse, meslek hastalığının hukuken kabul edilebilmesi için yalnızca klinik tanı yeterli olmayıp belirli şartların birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Belirtilmesi gerekir ki her hastalığın, meslek hastalığı kapsamında sayılıp sayılmayacağı başlıca yukarıdaki şartlar olmak üzere çevre mevzuat ile değerlendirilmesi gerekmektedir.

B. Meslek Hastalığının Tespiti

Meslek hastalığının hukuki olarak bazı unsurları taşıması zorunlu olup meslek hastalığının tıbbi olarak da tetkik edilmesi son derece önemlidir.

Meslek hastalığına uğradığını iddia eden sigortalı, Sosyal Güvenlik Kurumu'na ya da sağlık hizmeti sunucularına doğrudan başvurabilecektir. İşçinin iş yeri hekimine başvurması hâlinde, iş yeri hekimi tarafından meslek hastalığına dair ön tanı konulması hâlinde iş yeri hekimlerince, işçinin sağlık hizmeti sunucularına sevki ile de bu başvuru gerçekleştirilebilir.

Anılan sağlık hizmeti sunucuları, gerekli incelemeler sonucu bir sağlık kurulu raporu hazırlar. Bu aşamada Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu, ilgili raporu ve dayanağı tıbbi belgeleri inceler. Kurumca gerekli görülen hâllerde, iş yerindeki çalışma şartları ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi gerçekleştirilebilir. Böylelikle kurul, bu aşamada iki karar verebilir. Eğer, hastalığın meslek hastalığı olarak tespit edilmesi hâlinde işçi, iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan yardımlara hak kazanır. Ancak hastalık, meslek hastalığı olarak tespit edilmez ise, kişi anılan sigorta kapsamında sağlanan yardımlara hak kazanamayacaktır.

C. Meslek Hastalığı Hâllerinde İşçiye Sağlanan Haklar

Meslek hastalığına uğrayan sigortalıların ve yakınlarının ekonomik güvenliğini sağlamak ve mağduriyetlerini gidermek maksadıyla sosyal güvenlik mevzuatında birtakım haklar düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı durumlarında sigortalılara sağlanan haklar açıkça belirtilmiştir. Buna göre, meslek hastalığına yakalanan sigortalılar ile bu durumdan etkilenen hak sahiplerine sunulan haklar aşağıdaki şekilde özetlenebilecektir.

  • Geçici İş Göremezlik Ödeneği: Sigortalının meslek hastalığı nedeniyle çalışamadığı süre boyunca, geçici iş göremezlik ödeneği verilerek gelir kaybının önlenmesi amaçlanmaktadır.
  • Sürekli İş Göremezlik Geliri: Meslek hastalığı sonucu çalışma gücünde kalıcı kayıp yaşayan sigortalıya, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmektedir.
  • Hak Sahiplerine Gelir Bağlanması: Meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine, düzenli gelir bağlanması amaçlanmaktadır.
  • Evlenme Ödeneği: Gelir bağlanmış olan sigortalının kız çocuklarına, evlenmeleri hâlinde evlenme ödeneği sağlanmaktadır.
  • Cenaze Ödeneği: Meslek hastalığı sonucu vefat eden sigortalı için cenaze ödeneği ödenebilmektedir.

D. İşverenin Sorumluluğu

Çalışanın eğitimi, tecrübesi, sağlık ve güvenlik bakımından yeterli donanıma sahip olup olmadığı göz önüne alınmak suretiyle gerekli tüm tedbirlerin alınması işverenin yükümlülüğündedir. İşveren, hem 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hem de 6331 sayılı Kanun'a göre her türlü önlemi almakla yükümlü tutulmuştur.

Belirtilmesi gerekir ki 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi açıkça "İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır." hükmünü havidir. Bu aşamada peşin sermaye değerinin; gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutar olduğunu belirtmek gerekir.

Böylelikle işverenin kastı yahut iş sağlığı ve güvenliği ilkelerine aykırı bir eylemi sonucu meslek hastalığının meydana gelmesi hâlinde işveren doğan zararlardan sorumlu tutulacaktır. Açıkça görülebileceği üzere sorumluluk çerçevesi için ilgili maddede "işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır." İfadelerine yer verilmiştir. Genel olarak kaçınılmazlık ilkesi, hukuki ya da teknik koşullara göre işveren tarafından mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder. Bu bağlamda işverenin, her türlü önlemi almasına rağmen meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde, maddi tazminattan kaçınılmazlık indirimi yapılabilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki kaçınılmazlıktan söz edilebilmesi için meydana gelen zararın işverenin kusuruna dayanmaması ve işveren tarafından gerekli tüm önlemlerin alınmasına karşın olayın yine de meydana gelmiş olması gerekir.

Meslek hastalığı hâllerinde, sigortalının veya sigortalının ölümü hâlinde hak sahiplerinin sosyal sigorta yardımlarından faydalanabilmeleri için, meslek hastalığının Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmiş olması ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun da olayı iş meslek hastalığı olarak kabul etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda önemle belirtmek gerekir ki 5510 sayılı Kanun'un 14. maddesi, "Sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından, bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene, Kurumca bu durum için yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücû edilir." ifadelerine yer verilmiştir. Böylelikle işveren, meslek hastalığına tutulan işçinin bu durumunu öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirmek zorundadır. Belirtilen sürelerde işveren tarafından bildirim yapılmaması durumunda yapılan masraflar ve ödenmiş ise geçici iş göremezlik ödeneği, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işverene rücu edilebilecektir.

Yukarıda sayılanlarla sınırlı olmamak üzere işveren, iş yerinde çalıştırdığı sigortalının meslek hastalığına tutulması şeklinde ortaya çıkacak olan hukuka aykırı sonuca bilerek ve isteyerek olumlu ya da olumsuz davranışı ile sebebiyet vermişse, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sigortalı için yaptığı harcamalardan sorumlu olacaktır.

E. Meslek Hastalığı Nedeni ile Maddi ve Manevi Tazminat Davası

Meslek hastalığına yakalanan bir işçi ya da destekten yoksun kalan ilgililer, kazanç kaybı ya da tedavi giderleri gibi uğradığı zararların tazmini amacıyla işverene karşı bir tazminat davası açabilir. Temel olarak maddi tazminat davası; işçinin çalışamaz hâle gelmesi, meslekte kazanma gücünün azalması yahut tamamen kaybolması gibi durumlara dayanmaktadır.

Öte yandan işçinin ya da işçinin ölümü hâlinde destekten yoksun kalan ilgililerin manevi tazminat hakkı da saklıdır. Nitekim manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan bireylerin yaşadıkları elem, acı ve ıstırabın bir nebze olsun giderilmesi amacıyla talep edebileceği bir tazminat türüdür. Meslek hastalığı nedeniyle bedensel bütünlüğü veya ruhsal durumu zarar gören işçiler ya da diğer ilgililer, işverene karşı manevi tazminat davası açabilirler.

F. Sonuç

Meslek hastalığı, iş hayatında çalışanların maruz kaldığı mesleki risklerin bir sonucu olarak, zamanla gelişen ve işçinin bedensel veya ruhsal sağlığını etkileyen ciddi bir olgudur. Bu durum yalnızca tıbbi bir problem olmayıp aynı zamanda İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku gibi birçok hukuki alanı ilgilendiren çok boyutlu bir sorundur. 5510 sayılı Kanun ve 6331 sayılı Kanun'da yer alan düzenlemeler, meslek hastalığının tanımı, tespiti ve sonuçlarına ilişkin açık hükümler ile Yargıtay içtihatları doğrultusunda meslek hastalığına dair uygulama şekillenmektedir.

İşverenin sorumluluğu ise, alınması gereken önlemlerin yeterince yerine getirilip getirilmediğine göre değerlendirilmekte ve kaçınılmazlık ilkesi ancak tüm koruyucu önlemlerin eksiksiz alınmasına rağmen hastalığın meydana gelmesi hâlinde uygulanabilmektedir. İşverenin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde hem Sosyal Güvenlik Kurumu hem de işçi ile destekten yoksun kalan ilgililere karşı sorumluluğu doğabilecektir.

Sonuç olarak, meslek hastalığına maruz kalan işçilerin korunması, yalnızca işverenin yükümlülüklerinin hukuka uygun biçimde yerine getirilmesiyle değil, aynı zamanda işçinin haklarını etkin şekilde kullanabilmesi ve hukuki süreçlerin sağlıklı işletilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, meslek hastalığına ilişkin hem önleyici tedbirlerin hem de etkin denetim mekanizmalarının geliştirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleşmesi açısından son derece kritik bir önem taşımaktadır.

Bilgilendirme Metni!

Bu makalede yer alan içerikler, yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır ve CottGroup® üye şirketlerine aittir. Bu içerikler, hukuki, mali veya teknik danışmanlık hizmeti niteliği taşımamaktadır ve kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.

CottGroup® üye şirketleri, makaledeki bilgilerin doğru, güncel veya eksiksiz olduğunu garanti etmez ve bu bilgilerin içerebileceği hata, eksiklik veya yanlış anlaşılmalardan doğabilecek zararlardan sorumlu değildir.

Burada sunulan bilgiler, genel bir bakış sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Her somut olay farklı değerlendirmeler gerektirebilir ve bu bilgiler her duruma uygun olmayabilir. Bu nedenle, makalede yer alan bilgilere dayalı olarak herhangi bir işlem yapmadan önce, konuyla ilgili hukuk, mali, teknik ve diğer uzmanlık alanlarında yetkin bir profesyonele danışmanız önemle tavsiye edilir. CottGroup® müşterisiyseniz, özel durumunuza ilişkin müşteri temsilcinizden bilgi almayı unutmayınız. Müşterimiz değilseniz, lütfen ilgili bir uzmandan görüş alınız.

CottGroup® üye şirketlerine ulaşmak için tıklayınız.

Yazar

/en/blog/work-life/item/occupational-disease-and-its-legal-consequences-in-the-employment-relationship

Diğer Makaleler

Başlayalım
Hizmet ihtiyaçlarınız için teklif alın.

Daha fazla bilgi
almak ister misiniz?